Türkiye 2023 seçim takvimi netleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim kararını imzaladı. Buna göre, Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri 14 Mayıs'ta yapılacak. YSK'nın 2023 seçim takvimi işlemeye başladı.
İktidar partisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi kazanmasında sorun olmayacağı savunulsa da, Kemal Kılıçdaroğlu zor bir rakip olarak görülüyor.
Bu çerçevede, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan’a “Cumhurbaşkanı Yardımcılığı” formülü dahil birçok seçenek tartışılıyor.
AK Parti kulislerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz eden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in daha sonra masaya dönmesinin, Kılıçdaroğlu’nu güçlendirdiği ve muhalif seçmeni de konsolide ettiği yorumu yapılıyor.
HÜDAPAR’ın ittifakla belli bir oy oranının sağlanacağı öngörülse de, bunun yeterli olmayacağı düşünülüyor.
Akşener’in masaya dönüşüne tepki gösteren İYİ Parti içindeki ülkücü seçmenin MHP’ye dönebileceği hesabı yapılıyor.
Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklayan partiler arasında AKP, MHP, BBP ve HÜDA-PAR yer alıyor
Millet İttifakı’nın ortak adayı olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ilk defa cumhurbaşkanlığı için yarışacak.
Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıklayan partiler arasında CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti, Halkın Kurtuluş Partisi, Türkiye Değişim Partisi ve Türkiye Komünist Partisi yer alıyor.
HDP’nin öncülüğündeki Emek ve Özgürlük İttifakı’nda yer alan partiler ise kararlarını henüz açıklamadı.
Bu seçimde 2 lider yarışacak gibi görünüyor.
100 bin imza toplayarak seçime girecek olan Memleket Partisi başkanı Muharrem İnce, Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek, Yeniden Refah Partisi’nin lideri Fatih Erbakan, Ata İttifakı’nın adayı, eski MHP’li siyasetçi Sinan Oğan, Türkiye İttifakı’nın adayı Tek Parti’nin lideri Ahmet Özal, Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı İrfan Uzun, Kırıkkale Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Murat Ünver ‘i ne kadar bilgili ve lider olsalar da pek şanslı bulmuyorum.
Kılıçdaroğlu;
Halkın çıkarlarını savunan ve gündemde tutan Kemal Kılıçdaroğlu, tüm toplumsal kesimlerin desteğini alacak aday konumuna gelmiştir. Ortada 73 yıldır Türkiye’yi sağ politikaların, milliyetçi, İslamcı partilerin ve darbecilerin yönettiği memleketin geldiği durum ortadadır. Yoksulluk, işsizlik, yolsuzluk, talan, halkın vergilerini yandaş şirketlere aktarıldığı, cemaatlerin ve tarikatların hukuk dışı siyasal ve ekonomik yapılanması ve devlet kurumlarını parsel parsel ele geçirdiği ülkeye dönüştürülüp ayıklanması için herkesin bedel verdiği, Adalet, hukuk, insan hakları, özgürlükler ve laiklik gibi konuların önem kazandığı. İktidar siyasetinin gölgesinde çeteler ve hukuk dışı yapılanmalar kol kola gezmeye başladı gibi düşünceler CHP ve İYİ parti kulislerinde sık sık gündeme gelmektedir.
Kılıçdaroğlu, Topluma güven verecek liderliği önce kendi tabanına kabul ettirip, Türkiye'de seçimi kazanacaklarına tabanını ikna ettiği için, Türkiye’de tek rakibi olan AK Parti karşısında bir ittifak oluşturup ona liderlik ettiği, Kurduğu ittifakla birlikte belediyeleri kazandığı için, Millet ittifakı'nı ve altılı masa’yı bugüne kadar taşıyıp, bu birlikteliği siyasete yansıtabildiği için, Bir memur çocuğu olarak devletin ekmeğiyle büyüyüp, Türkiye'nin geleneksel devlet birikimini tanıdığı ve bürokrasinin içerisinden gelip bürokrasiyi bildiği için, Altılı masada kabul edilen "Yarının Türkiye'si: Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’i seçimlerden sonra hayata geçireceği için, CHP'nin içinde olduğu ittifakta yer alan İYİ Parti, Saadet, DEVA, Gelecek ve Demokrat Parti'nin tabanı gibi, çoğunlukla muhafazakâr ve mütedeyyin seçmenden oluşan kitleyle sağlam iletişim kurabildiği için, Kürt seçmenle daha sağlam ilişki içerisinde olabildiği için, "Devlette devamlılık esastır" ilkesini iyi bildiği için, CHP’yi dönüştürdüğü için; Amerika’da 10 saatlik bir kaybolduğunun dışında geçmişinin temiz olduğu ve bir kasete kurban gitmediği için Kılıçdaroğlu seçime girerek Cumhurbaşkanlığı yarışını kazanmalıdır.
Erdoğan ;
Cumhur İttifakı’nı bu güne kadar sarsmadan taşımıştır. Ancak yeni bir ittifakla karşılaştığı için, Seçimi kazanma konusundaki yeni hamlelerini aramaktadır. Birtakım beklentiler var. Meselâ: “Ekonomi çok kötü. Her geçen gün daha da kötü oluyor. Para alım gücünü kaybediyor. Erdoğan seçim ekonomisi uygulayarak geçici bir rahatlama sağlayıp o sâyede seçmen tercihlerini değiştirebilir. Geçici bir rahatlama ya da Türkiye’ye gelip Erdoğan tarafından törenle karşılanan Suud Veliaht-Prensi olayında olduğu gibi, daha önce de Körfez’den, Birleşik Arap Emirlikleri’nden, Katar’dan sıcak paralar gelecek ve o paraları bir ölçüde dağıtarak ve o dağıtım sâyesinde seçmenin gönlünü yeniden alma düşüncesi planlanmaktadır. Bunların bir başka versiyonu, Yeni bir Kürt açılımı mı var? Öcalan faktörü mü devreye girecek? Kürt seçmenin oylarına yeniden talip mi olacak? En azından onların muhalefete oy vermemesini mi sağlayacak? Şeklinde AKP’de beklentiler var. Dış politikadaki adımların hepsinin seçime yönelik olduğu ve seçmeni etkileyeceği beklentileri var.
Suriye’ye operasyon, Yunanistan’la olan gerginlik, hatta burada çok sert çatışmalar çıkma ihtimâli de yine seçmeni etkileyecek vakalar olarak görülmektedir. Bu tür millî duyguların kabardığı anlarda seçmenlerin iktidara bir yönelişi oluyor. Ve nihâyet muhalefeti parçalama hedefi. Bütün bunlara baktığımız zaman, hâlâ Erdoğan’ın Türkiye’de siyaseten belirleyici bir aktör olduğu geçeği ortaya çıkıyor.
Erdoğan Eğer bu seçimi kaybederse, ondan sonra orada çok ciddî bir çözülme yaşanacak. Zira artık kalanların büyük bir kısmı iktidarla ilişkileri yüzünden kalıyor. İktidar gittiği andan itibaren birçok kişinin artık Erdoğan’ın etrafında olmasının çok fazla bir anlamı kalmayacak. Bu nedenle Erdoğan seçime girmeli ve bu seçimi kazanmak zorunda gibi görünüyor.
6’lı Masa devam ediyor. Masanın isimleri, değişik şekillerde bağlılıklarını belirtiyorlar. 6’lı masanın kararı ne olursa olsun, HDP seçmeninin bir şekilde Erdoğan karşıtı pozisyondan çıkarılması, en azından nötralize edilmesi, sandığa gitmemesinin sağlanması o kadar kolay olacağa benzemiyor.
Bu nedenle Erdoğan’ın söylemlerinde sık sık;
Ülkenin beka sorunu yaşadığı, Milletin refahını yükseltmeye yönelik hazine ve maliye politikaları sayesinde milli geliri 238 milyar dolardan 1 trilyon dolara getirdikleri. Son 20 yılda çiftçilere 183 milyar lira tutarında tarımsal destek verdiklerini belirttiği,
Tarımsal gayri safi yurtiçi hasılayı yaklaşık 37 milyar liradan 407 milyar liraya yükselttiklerini vurgulayan Erdoğan, orman varlığını da 21 milyon hektardan 23 milyon hektara çıkardıklarını; baraj sayısını 276'dan 930'a, hidroelektrik santral sayısını 97'den 730'a, içme suyu tesisi sayısını 84'ten 370'e, sulama tesisi sayısını 1764'ten 3 bin 325'e, taşkın koruma tesisi sayısını 5 bin 18'den 10 bin 267'ye ulaştırdıklarını belirttiği,
Son 20 yılda atık su arıtma tesisi sayısı 145’ten 1176’ya ve atık su arıtma hizmeti verilen belediye nüfusu yüzde 35'ten yüzde 90'a çıkarttık. Kentsel dönüşüm kapsamında 59 ilimizde 277 riskli alanda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 446 millet bahçesi projemizden 128'ini tamamladık. 126 millet bahçemizin yapımı, 192’sinin ise ihale, proje ve yer seçim süreci devam ediyor. TOKİ eliyle toplam 1 milyon 100 bin konut ürettik, 3 milyon konutun dönüşümünü tamamladıkları,
İktidara geldiklerinde 26 olan havaalanı sayısını 31 ilaveyle 57'ye çıkardıklarını,
6 bin 100 kilometreden devraldıkları bölünmüş yol mesafesini 28 bin 550 kilometreye, 1710 kilometreden devraldıkları otoyol uzunluğunu 3 bin 532 kilometreye çıkardıklarını belirtti. Erdoğan, iktidara geldiklerinden sonra Türkiye'deki kara yolu tünel sayısını 83'ten 466'ya, tünel uzunluğunu 50 kilometreden 651 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğunu 311 kilometreden 724 kilometreye yükselttiklerini,
Türk Silahlı Kuvvetlerimizi personel temini ve eğitiminden silah gücüne kadar her alanda dünyanın en modern orduları arasına katacak adımları attıkları. Bu sayede Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekâtları ve nisan ayında başlattığımız Pençe-Kilit Operasyonu ile güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu darmadağın ettiklerini,
Muhtarların özlük haklarından çalışma binalarına kadar her alanda desteklediklerini. Düzensiz göçle mücadele için 16 bin kişi kapasiteli 26 geri gönderme merkezi kudurduklarını,
İktidara geldiklerinde 9 bin 349 olan hâkim savcı sayısını, bu yıl itibarıyla 22 bin 709 dokuza yükselttiklerini, mahkeme sayısını adli yargıda yüzde 91, idari yargıda yüzde 42 artırarak davaların sonuçlanma süresini hızlandırdıklarını belirtti. Erdoğan, inşa ettikleri 276 adalet hizmet binasıyla yargı faaliyetlerinin yapılan işin önemine uygun mekânlarda yürütülmesini sağladıklarını
Kısaca Erdoğan’ın Türkiye’nin zorlu süreçte sergilediği dirençli duruş, sanayi ve savunma alanında yaptıkları hamleler, otoyol, demiryolları, hava alanları, HES’ler, TOGG, Ukrayna-Rusya arasındaki savaşta oynadığı dış politika verilerini de öne sürecek, Deprem sonrası tüm çalışmaları yaparak eli dolu olarak son vuruşları yapacak, bunları yaptık ve bunları da yapacağız diyerek milletin oyuna talip olacak.
Kılıçdaroğlu ise HDP ve 6’lı masadaki olaylar nedeniyle milliyetçi büyük bir kesimin ve kararsızların oyunu kaybedecek, Erdoğan HDP-PKK ve CHP ilişkisi konusunu işleyerek kendisi başa gelmezse sanki PKK başa gelecekmiş gibi vurgu yapacak ve Kılıçdaroğlu’nu köşeye sıkıştırmaya çalışacak. Kılıçdaroğlu’nun ise aile ve sosyal refah için verdiği vaatler, Astsubayların özlük hakları, piyasa ekonomisi, güneydoğuda Terörle mücadelede yaralananlara gazilik ünvanının verilmesi, tarım alanındaki projeleri, çiftçilere destek, dış politika konusundaki uyumluluk, ekonomik atılımlar, depremzedelerin evlerinin ücretsiz yapılması gibi konuları, fiyat artışlarına dur diyecek çalışmaları, asgari ücret ve çalışanların hakları gibi konular ülkede yaşayıp ekonomik sıkıntı çeken herkesi cezp edecek argümanları kullanacaktır.
Sonuç olarak Erdoğan milli beka gerekçesini ileri sürecek, depremzedelere bazı vaatlerde bulunacak, hatta birtakım atılımlar yapacak, savunma sanayinden 2 uçak uçuracak seçim günü gelecek ve herkes yediği ekmeğin fiyatını unutarak yine de Recep Tayyip Erdoğan’a oy verecektir. Kılıçdaroğlu oy beklentisi nedeniyle HDP ile arasına mesafe koyamadığı için kendi ipini çekecektir. İşi zor ve yenilgiden sonra siyasetten çekilecek gibi görünmektedir diye düşünüyorum. Erdoğan 20 yıldır iktidarda kaldığı için yaptık kelimesini kullanabilmekte, Kılıçdaroğlu ise yapacağız kelimesiyle kendisini ifade etmeye çalışmaktadır. Hükümetin ne yapıp yapmadığını ise esnaf, çiftçi, tüketici, çalışanlar ile emekliler bilmektedir. Milletin cebindeki para, sosyal refah, özgürlük ve insan haklarının ne durumda olduğunu, gençlerimizin geleceğini ise özgür iradeleriyle seçim günü güzel ülkemde oy verecek olanlar belirleyecektir.
Memleketimiz için sizce hangisi hayırlı?
Tercih sizin…