Spora siyaset karışmasın diyoruz, ama görünen o ki, spora siyaset taaa boynundan karışmış. Boynundan karışmak sözü nerden çıktı diyeceksiniz, göbeğinden desek elbette anlaşılır ve sizler de sormazsınız da...
Dikkat ettiniz mi, spor kulüplerinin hayır gecelerine ya da verdiği yemeklere sanki belediye seçimleri için miting yapıyor; ama her gittikleri yerlerde boyunlarında o kulübün forma renklerini taşıyan atkılarla, konuşuyorlar...
Sanki belediye reisi ya da siyasetçi değil de o kulüplere yönetim kurulu seçecek ama bunu yaparken de siyasi partilere oy verecek...
Birinci olarak, sporun ne kadar siyasetle iç içe sokulduğu ve spor olmaktan çıkarıldığı, insanların sportif taraftarlık duygularının bile ne kadar suiistimal edildiğini görmekteyiz.
Ama ikinci kısım daha önemli, bu şekilde, siyasetin ne kadar önemsiz bir noktaya taşındığı, siyasi partilerin varlıklarının sportif taraftarlıklarla özdeş bir kabullenme içine çekilmek istendiği ve insanların bilinçaltlarında siyaset kurumunun ne kadar başarısız olursa olsun; tıpkı futbol takımı tutulmuşçasına bir bağnazlıkla vazgeçilmez hale getirilmek istendiği gerçeği ile karşılaşmaktayız...
Bu gidişat iyi midir? Sonu nereye varır? Sporun bu kadar yüksek perdeden politize edilmesi hayırlı neticeler getirir mi?
İyi değildir. Sonu iyiye varmaz, sporu da çürütür; politize olmuş taraftarlık ileriki zamanlarda aynı takıma taraftar olan insanlar arasındaki birliği de parçalar; spor kaynaklı holiganizme bir de siyaset bulaşmış bir başka fanatizm bulaşır ve bu durum da sosyal şiddete kapı aralar.
Spor; sevgi, barış ve kardeşliktir. Ayrım kabul etmez, farklı renk ve düşüncedeki insanların yarışmalarını ve kaynaşmalarını sağlar.
Futbol kitlelerin sporu, siyaset de kitlelerin yönetimi. Futbol ve siyasetin ortak yönü kitleler olunca, birbirlerini etkilemeleri de kaçınılmaz oluyor, her ne kadar sporun evrensel ilkelerine aykırı olsa da. Futbolun kitlelerin sporu haline geldiği 20. yüzyıla bir göz attığımızda, siyasetin futbolu nasıl kullandığını, futbolun siyaseti ne kadar çok etkilediğini, bazen de futbolun siyasetin önüne nasıl geçtiğini çok açık bir şekilde görmek mümkün.
Futbol, kitleselleştikçe siyasallaşıyor, siyasallaştıkça da asıl amacından uzaklaşıyor. Son asır bunların örnekleriyle dolu.
‘Amatör spor Kulüpleri kendini ifade etmeye çalışırken, sporu rant kapısı gibi görenlerin spor yönetimlerine sızması, sporu rant alma merkezi haline getirmeleri, spora siyaset karıştırmaları ne büyük bir haksızlıktır. Sporcular, kulüpler, işi hakkı ile yapan yöneticiler binbir zorlukla bu işi yapmaya, sporu ayakta tutmaya çalışırlarken, iyi niyetli olmadıkları aşikâr olan bazı kişilerin siyaset yaparak spora zarar vermelerine engel olunmalıdır. Bu tip insanların, spora zarar vermesine müsaade edilmemelidir. Spor, kardeşlik ve paylaşım oyunudur; kardeşlik ve paylaşım ortamına rant çıkarcılığı ve siyasi oyunları bulaştırırsak, bu; en başta sporun şerefini lekeleyecektir…’
SAYGILARIMLA..